26 Aralık 2012 Çarşamba

gülümseme



Kadınsı bakışlarından eser kalmamıştı artık.
Yorgun bakışlarını son bir kez gezdirdi aynada, süzdü kendini yine baştan aşağıya.
Yaşadıklarından sonra pişman ve utangaçtı..
 Gözlerindeki o hoşluk yok olmaya yüz tutmuş , sanki kırgınlıkların arasına sıkışmış...
 bir tiksinti duydu içinde belki de bedeninde...
Şimdi bunun adı özgürlük mü yoksa esaret mi ..
Yeniden doğuş böyle birşey miydi?
 Onu ilk tanıdığı gün geldi aklına. Gözlerindeki ışıltı canlanıverdi sadece düşüncesiyle bile..
 Sanki benim adım huzur der gibi bir havası vardı adamın.
Ondan önce hisleri kölesi oluvermişti bu huzurun. Huzura aç haliyle attı adımlarına ona doğru..
Tüm insanlar donup kalmıştı , hiç kimse yok gibiydi ama herkes oradaydı .
O kalabalıktaki hayatlar hep bir yerlere yorgun , yetişmeye çalışırcasına..
  Onun gidişiyle yaşama ve yasama bakışı değişmişti.. Bir sürü hayatın tanığı olmuştu .
 Bazen başrolde bazen sahnenin arkasında..
  O yokluk ona o kadar çok şey öğretti ki . Bazı şeyleri yaşamadan da anlayabilme sezgisini bağışlamıştı .
 O sesinden esirgemişti belki ama başka sesleri dinlememesi gerektiğini öğrenmişti .
 Onunlayken düşünmeye cesaret edemediği şeyleri söyler olmuştu.
Bakışları dondu sonra, donuklaştı.
 Hiçbir şey düşünmeden öylece bakakaldı.
 Neresiydi burası? Karşısındaki adam kimdi , nereden gelmişti . Yoksa hep oradamıydı..
Yabancı mıydı , yoksa ta kendisi mi ..
 Kadın yeniden doğuyordu..
Orda verdiği sözleri , gözyaşlarını sitemli hatırlasa da .. Yorgunluğunu biz kez daha hissetmişti .
Ama içindeki o hiç bitmeyen umut , hasretin sabırsızlığı ağır basıyordu ..
 Gülümsemesi bile yorgundu .  
Sonra bir anda hatırladı , boşuna çabaladı ; kelebekler yüzemez ki .. 
Ama sevgilim uçabilirler değil mi ?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder