21 Nisan 2014 Pazartesi

yaşamak dediğiniz

bugünleri yarınlara bıraktınız
dünler bugünden alacaklı
umursamadınız çiçekleri
durum o an öyle gerektirdi
ve asla meyve vermedi

bugünleri yarınlara taşıdınız

dünler bugünün kiracısı
elverişsiz adımlarınıza
yutkunmak dahi yetmedi
tuğlalar yollara serildi

ufak taşlar biriktirdiniz

kıramayacağınız taşlar
sivri , keskin , köşeli
okyanusları serdiniz boğazlara
taşlar yuvarlanıp gitmedi

bugünlerde bastırdınız

dünlerin figanlarını
tutkusuz , aşksız , çatısız
ya çok şey istediniz
ya da azını eliniz bilmedi

anılar doğurdunuz

koca adamlar , küçük kadınlar
şahitler , müfteriler oldunuz
Çok şey beklediniz 
ve dahasına miadınız yetmedi

sizin çiçekleriniz de 

tuğlalarınız ve meyveleriniz
yuvarlak taşlarınız oldu oysa
hiç birini görmediniz

yahut bakacak yüzünüz kalmadı

7 Nisan 2014 Pazartesi

anma anında

harfler
uzantılarının yetmediği anılarda
bir s sesinin kuyruğunda dolaşıyor
sayfalarda
kayboluyorlar
bazen süslü kafiyeler yakışmıyor
bembeyaz kağıtlara tutunuyorlar
bir r sesinin tutunduğu gibi
orak gibi

hikayelerse 

bir sondan bir ilkten hep uzaktalar
yazıdan direk kışa geçiyorlar

bazı pencereler hiç kapanmıyor

geceleyin 
yanık kablo kokusu sarmışsa da şehri
usul usul bulutlara
ateşin özgürlüğü
bulduğu gibi

bazı yataklara hiç gidilmiyor

beğenmiyor kılıfı bedeni
terkedilmişliğin izi
işte orada
beş parmak / iki de bacak

bazı pencerelere  bazı yataklardan gidiliyor 

bazı yataklarsa 
penceresiz geçilmiyor 

harfler 

harfler mi
harflerse sürgüne uğramış anılarda
anılarsa
anma anında 
savruluyorlar

yazdan kalma bir odunla
kışın yakılmış ateşlerde
ağırlanıyorlar
...
sonra
usul usul bulutlara
buram buram kokuyorlar