30 Ekim 2016 Pazar

hiç

Eski kitaplar hiç para etmiyor
Bugünlerde
Ve plaklar sevgilim

Nereye kaydoldu fotoğraflar
Anılar nerede kayboldu
Ve gördüklerimiz

Kaşı gözü boya
Aktı ağladıkça
Ne kitaplar ne yazarlar - yazamadı
Basılmamış yayınlarda bile
Hiç sözü geçmedi
Gözünün yeşilinden
Hiç kimse bahsetmedi
Aşıklar aşklarına
Ve sade bu yüzden
Kavuşamadı hiç bir sevgili


Eski şiirler cepleri doldurmuyor
Biliyorsun
Anlaşılmıyor - ki dili yalan
Okunmuyor ki - kalpler talan
Yağmalanmış sayfalarda
Onlar da
Toz olacaklar


Eski aşklar beş para etmiyor
Şiirlere konu olanlar
Hiç aranmıyor
Uğruna kimse kimsenin
Gözyaşı dökmüyor
Ki zaten akmıyor da


Saçları rüzgar
Sesi mevsim
Ne şiirler aldı koydu satırlara
Ne de şarkılar
Mırıldanmadı kuşlar
Hiç bir ağacın hiç bir dalında
Dinlemedi hiç bir yaprak
Düşmedi hiç bir yere

Eski kitaplar hiç para etmiyor
Ve plaklar sevgilim
...

10 Haziran 2016 Cuma

tutulacak

şayet elindeki bir kalemse
sende başlıyor bende bitiyor
yazılacak yer çok
hangi ucundan tutarsın
bilemem
sokak uzun , bulut yok
ıslak bir sen
kurumuş ağaçların altında
şayet elindeki bir kalemse
kaldıracak kabuk çok
kurtul artık kendinden

şayet elindeki bir kalemse
sende başlıyor bende bitiyor
kırılacak kalp çok
bükülür mü belinden
bilemem
hayat kısa , sonu yok
çelikten bir sen
çamur tahtalar arasında
şayet bir kalemse elindeki
oyacak delik çok
kurtul artık benden

şayet bir kalemse elindeki
sende başlıyor bende bitiyor
gizlice bizi çiziyorlar
altından mı üstünden mi
bilemem
gizliden bizi dinliyorlar
sesimizi soluğumuzu
kestik
sırf bu yüzden
şayet elindeki bir kalemse
sende başlıyor bende bitiyor
bir ucu yere diğeri göğe
hangi ucundan tutarsın
hangi ucuyla yazarsın
siler misin karalar mısın
bilemem
kurtul artık bizden

26 Şubat 2016 Cuma

Ne

gözlerinin önüne serilmeyecek
öylece uzanıp , bu soğukta
hiç titremeden
sanıyorsun konuşacak
kupkuru kalacaksın

yanılıyorsun

beklemiş kahve kokusundan
yanağındaki oyuktan
daha yukarı çık daha yukarı
hırsından sönmüş feri
gözünün sözünün özü eri
hangi ipinden tutsan
sarkan omuzlarından
elinde kalmayacak cinsten
daha yukarı çık
sürülmemiş toprak kokusu
saçlarındaki nem
yapışacak avuçlarına
burnunu yakacak cinsten

yanılıyorsun

sanıyorsun konuşacak

gözlerinin önüne serilmeyecek
öylece uzanıp , bu soğukta
hiç titremeden dişleri
vurmadan ötekilere

sapansız gittiği bir yolda
çizerken dahi
düşünce yok , söz yok
nefes alabilmek uğruna
ateşe verdiği konaklar
pencere yok , bulut yok
bir gider ötekine
diğeri değerli kalır
başının dönmediği her yan
adını çağırır

yanılıyorsun
sanıyorsun konuşacak

gözlerinin önüne serilmeyecek
öylece uzanıp , bunca soğukta
hiç titremeden dizleri
çözülmeyecek de bağı

yanılıyorsun
sanıyorsun
sanıyorsun konuşacak
sırtın dönükken
ardına düşen yağmurlar
gözlerinin önüne serilmeyecek
ıslanamayacaksın

yanılıyorsun
kupkuru kalacaksın

16 Ocak 2016 Cumartesi

sürülme

malum uzun ince bir yol
vira gibi görünen
sıra sıra kayıyor gözden
kökler toprağa sarılmış
seyreden bir ağaç mı
yoksa bir adam

biraz bükük dizleri
belki memnuniyetli
sürgünler sevmez
bu yüzdendir
biraz solgun yüzleri
sürgünler
sevmez diyorum sevemez

benim

galip geldiğim yerlerimden
hani
vira gibi görünen
ardı sıra süzülüyor kelimelerin
sarıyorsun sonra tenimi
tıpkı yamandığın bir kokuya
sarılır gibi

e haliyle
biraz kırgın başlar
oysa nihai
elbetteki apar topar

hani diyordum
sürgünler sevmezdi
ne bir yolu ne de bir sonu
sırf bu yüzden
biraz naif elleri
bir ağaç mı orada duran
yoksa bir adam durmadan yol alan

baki kalıyor en nihayetinde
sürgünler sevemezdi ya hani
baki kalıyor en nihayetinde
memnun bir sürgünlükte