19 Ağustos 2013 Pazartesi

adak

Sonbahar , kış
aldırmadan soğuk ağırlayış
bir buseyle kilitli dudaklar
hasret boynunda bir iç çekiş
çöküyor sabahları üzerime
altın kulelerden kuşlar misafir ömrüme .
Ömür ki...
Ömür Yaradan'a bin şükr
Verilmiş ince sözler
altında yatar otuz yıllık anılar

tam göğsümde sabreder
akan bir çağda bergüzar
yeşilini gösteren bir mehtap
ağaçların kovuğuna ilişmiş adaklar
rüzgara meydan okur , düşmez
yapraklarında sallanan kağıtlar .
sarısı karalanmış , dillenmiş ağıtlar
sen daha inatçı ; eline su dökemez .

İlkbahar , yaz
Umursamaz karlar beyaz .
üşür ellerim sol cebinde
içim yanar dışım aymaz
çöküyor geceleri dolunayla
örtülmüş bulutlar bir yorgan misali
altında yatar yirmi yıllık enkaz
kancası kopmuş palangalarla
kuş ötmez , terkedilmiş diyarlarda
gözlerin can verir onlara
bir bakışınla ; gönlümden kanadına.
düşer bir dua;daldan toprağa
bitmez şikayet;gözü doymaz
Ne sakala minnet , ne bıyığa.
Sessiz , âmâ bir rüzgar
kaldırır üzerimden; zira bedelli
yerden uzak maha yakın,
senden ırak bana kalsın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder