7 Temmuz 2013 Pazar

gar


Benzemiyordu bir kalemi eline alıp yazmaya . 
Benzemiyordu hiç bir kelimeye , ne ağırlığı son veriyordu acısına , ne bir sonrakine umut . 
Tüm söylenilenler aynı gibi , sen bir ışık verdin tüm söyleyeceklerim aynı gibi.

 Kayıtsız , şartsız tüm yolculuklar sebep aramıyordu gidenlerin ardından bir avuç suya . 
Nedeni bilinmezdi gidenin arkasından toprağı öpen su tanelerinin .
 Nedeni bilinmezdi gidenin bir yük dolusu geçmişiyle gidemediği .
 Tüm duraklar ondan geçecek , tüm otobüsler o olacak , tüm otobüs koltukları sen kokacak .

 Bir yolculuğun ardından tek söz kalıyor dişlerimin arasında ;
 Aç,  bir boşluk arıyor çıkmaya yeltenmiş .
Kırılan dişlerimin arasından sana bakıyorlar usulca , bana karşı suçlular .
Kalmalılardı yerlerinde oysa ki , adam gibi hasretlerini sineye çekip susmalılardı .
 Yapamadılar .
Her biri kırık dişlerimin arasından özgürlüğüne kavuştular , 
Savruştular küçük küçük;  aklının başında sana yol yordam oldular .
Her biri bana suçlu , sana borçlu kaldılar . Dişlerim kırıktı , yarısı benden kaldı . 

Şahitlerim vardı bir otobüs garında . 
Onlarca insanın gönderdiği , kaldığı , gidemediği . 
Yalnızlıkların sırtını dayadığı koltuklarda ; eski bir ter kokusu , üzerine sinmiş başka kokuları . Şahitlerim vardı otobüs garlarında .
 Hepsi birbirine benzer , aynı görevi üstlenmişler .
 Karşılamak adına gelenlerin yüzü güledursun ; 
Yağmur kararsız patlatsa mı bir şimşek ; sevincine , gözyaşına .
Kararsız hava , açsa mı rengini , gösterse mi güneş yüzünü . 

Yüksek rakımlı tüm dağlar bekleyene daha bi anlamlı , 
Yağmur gelmese başları dönmeyecek o yana . 
İzliyor etrafını ; bir hastanenin acil kapısı gibi . 
Onun acısı seninkinden daha kaliteli ,
Onun kavuşması daha fiyakalı hiç değil . 

Aşağı yukarı bir adamın yüzündeki yalanı , çaresizliği , hüznü , çekimserliği , 
Acınası saklanamamış tüm duyguları var otobüs garlarında . 
Söylenememiş sözler , verilmemiş mektuplar gibi birikmişler dudaklarında ; bir yanını düşürüyor . Belli etmemek adına , gideni de üzmemek adına aslında . 
Saklayabilmeyi başardığını sandığı çenesi ;
Sanki çıkmış o yüksek rakımlı dağlarda kar varmışcasına titriyor . 
Saklayabildiğini düşündüğü , iki tarafında . 
Aslında artık birbirlerini göremediklerinde boşaldığı gözyaşları .
Bir daha görecek belki , meçhul . 
Ama hep kötüsünü düşünür gar insanlarım .

  Kalktı mı otobüs yerinden , oynadı mı tekerlekleri , bir cesaret dolar içine .
Çekip almak o beklemiş ter kokusuyla koltuğundan , ayaklarını bir adım öteye götürmek .
 Otobüs uzaklaştıkça gardan , tüm duygular yerini bırakır acı bir pişmanlığa . 
Çaresiz olduğunu bildiği pişmanlığı daha bir yüklenip gelir yüreğine .
Nefes almak o an ağır , dağlar o an yakın .
Otobüs uzak ,
 Sonrası yolları ;ona varamayacak yolları hep tuzak .
  
Sonra sen bir şiir isteyeceksin.
 Kelimeler sığmayacak dizeye , 
Otobüsler artık gardan değil kağıtlarımdan kalkacak . 
Ben yazdıkça severadım gelecek gözlerin mercan mavisi gökyüzüme..
Ben istemedikçe elin gitmeyecek bavuluna ,
 Ben yazmadıkça öpmeyecek,sade sular hasret kalacak garımın toprağına . 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder