Kanatların bir *buğra gibi hükmediyor geceye
Bir devenin *neyinde sıkışıyor kemiklerin.
*Tâbân tüylerin narin..
Faziletli dağlarda hörgüçlerin gibi çökmüş umutlar.
Ne *sazlıklar denizindesin , ne Afrika çölünde..
*Sümsük kuşları misali atıyorsun kendini,
Okyanusun bile daraldığı hayallerine.
Dosdoğru *ser selamlıyor vaziyeti .
Ne Atlas *ummanındasın , ne Hint *faunasında..
Ebabil kuşları misali , öylesine bencil ...
İnmiyorsun yanıma , konmuyorsun da pencereme.
*Riyakar yüzünde ne baba şevkati , ne ana kucağı.
Aklımın yetmediği yerlerde uçuyorsun .
Ne ben gözümü kırpıyorum , ne sen kanadını.
Devrin başlıyor benim seyir defterimde.
Tahammülsüz *ummalarım *müteakip mevsimlerde.
Seyran ediyor *raif yüreğini .
Ebedi vuslatımız ; bende *miftah sende siftah.
Gel görelim ; ne bu dünyada ne de ahirette.
*buğra=erkek deve
*ney=susuzluk
*tâbân = parlayan
*sazlıklar denizi = kızıldeniz
*sümsük kuşları = bir özelliği en iyi dalgıçlardır.
*ser = baş,kafa
*umman = okyanus
*fauna= belli bir bölgede yaşayan topluluk hayvan türleri
*riyakar = belirsiz , iki yüzlü
*umma = umut
*müteakip = ardarda gelen , sıralanan
*raif = acıyan
*miftah = anahtar
23 Nisan 2013 Salı
17 Nisan 2013 Çarşamba
Levh-i mahfûz
Bir sabah uyanıp rüzgarda fırtına biçerek;
Mahkum yüreğin ömrünün kıyısında *küflette .
Yüzünün dört mevsimi güz.
Onsuz yatağının kara döndüğünü bilerek.
Soğuğa o denli aşık..
Hangi Adem evladından medet umup
Hangi derdi , hangi dermana..
Sırtlamışsın paslı kalkanı geçmişe *tekabül
Savrulmuş adımların bir sonrakine hitaben
Ebabil kuşları misali gökyüzünde uyuyarak.
Yüzünün dört mevsimi güz .
Gözünün önünden geçen yadigar *dehlizler
Her birinde zalim mühürün
Erteliyor istikbalini mürvetinden vazgeçerek
Bekletiyor tutuşan şevkini Azrail'in , *ülfette eller .
Bir taş misali bir çuval pirinçte ; *şiarsın .
Sendeki aşk ; meşk ,
Bende ziyan *eşk .
Ne zaman gösterdi saf yüzünü *şems , sen karanlıkta zulmet !
Körpe yüreğin birgün büyüyene dek.
*küflet = sıkıntı , zorluk , masraflı .
*tekabül = karşılık .
*dehliz = üstü kapalı dar , geçit.
*ülfet =tanışma , alışma , münasebette bulunma.
*şiar = diğerlerinden ayrı , ayırıcı.
*eşk = gözyaşı.
*şems = güneş.
*Levh-i mahfûz = Arapçada korunan levha anlamına gelir . İnsanların başlarına gelecek şeyleri ihtiva eder.Levh-i mahfûz kitabını yalnızca Melekler görürler . Allah katında olmuş ve olacak herşeyin yazılı olduğu bir kitaptır .
Mahkum yüreğin ömrünün kıyısında *küflette .
Yüzünün dört mevsimi güz.
Onsuz yatağının kara döndüğünü bilerek.
Soğuğa o denli aşık..
Hangi Adem evladından medet umup
Hangi derdi , hangi dermana..
Sırtlamışsın paslı kalkanı geçmişe *tekabül
Savrulmuş adımların bir sonrakine hitaben
Ebabil kuşları misali gökyüzünde uyuyarak.
Yüzünün dört mevsimi güz .
Gözünün önünden geçen yadigar *dehlizler
Her birinde zalim mühürün
Erteliyor istikbalini mürvetinden vazgeçerek
Bekletiyor tutuşan şevkini Azrail'in , *ülfette eller .
Bir taş misali bir çuval pirinçte ; *şiarsın .
Sendeki aşk ; meşk ,
Bende ziyan *eşk .
Ne zaman gösterdi saf yüzünü *şems , sen karanlıkta zulmet !
Körpe yüreğin birgün büyüyene dek.
*küflet = sıkıntı , zorluk , masraflı .
*tekabül = karşılık .
*dehliz = üstü kapalı dar , geçit.
*ülfet =tanışma , alışma , münasebette bulunma.
*şiar = diğerlerinden ayrı , ayırıcı.
*eşk = gözyaşı.
*şems = güneş.
*Levh-i mahfûz = Arapçada korunan levha anlamına gelir . İnsanların başlarına gelecek şeyleri ihtiva eder.Levh-i mahfûz kitabını yalnızca Melekler görürler . Allah katında olmuş ve olacak herşeyin yazılı olduğu bir kitaptır .
4 Nisan 2013 Perşembe
Bahanesi ziyade
Yüreğimiz sıkışmış el kalabalığında ; yalnızlık bahane .
Nefesimiz terkediyor darağaçlarında .
Uçarı kaçarı yok , ölüm bahane.
Ne istikbal ne mazi ,
Gafil avlanmış hayaller ,
Karnı tok samimiyete , resmiyet bahane.
Ne dallarından hayır kaldı *edani bahçesinin,
Biz gülde ne diken...
Bizde gül ; bir diken bin diken.
Yarası taze , acısı bahane.
Çırasını attığımız ziyaretler;
Attığımız , yaktığımız *cur'adan nihayet.
Az çoktan çoğu gitti , acelesi bahane..
Baygın gözlerine bedel dirilmiş sözlerim,
Aşk'a can atan şuursuz istekler.
En ufak doğruluk payı , mazide selama meyil.
Sen *raad ol , sessizlik bahane .
Sen can ol , sağ ol benden ziyade .
*edani = Aşağılık kimseler
*cur'adan = Yudumluk
*raad = çok fazla konuşan kimse
Nefesimiz terkediyor darağaçlarında .
Uçarı kaçarı yok , ölüm bahane.
Ne istikbal ne mazi ,
Gafil avlanmış hayaller ,
Karnı tok samimiyete , resmiyet bahane.
Ne dallarından hayır kaldı *edani bahçesinin,
Biz gülde ne diken...
Bizde gül ; bir diken bin diken.
Yarası taze , acısı bahane.
Çırasını attığımız ziyaretler;
Attığımız , yaktığımız *cur'adan nihayet.
Az çoktan çoğu gitti , acelesi bahane..
Baygın gözlerine bedel dirilmiş sözlerim,
Aşk'a can atan şuursuz istekler.
En ufak doğruluk payı , mazide selama meyil.
Sen *raad ol , sessizlik bahane .
Sen can ol , sağ ol benden ziyade .
*edani = Aşağılık kimseler
*cur'adan = Yudumluk
*raad = çok fazla konuşan kimse
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)