12 Ağustos 2014 Salı

mutlak

Ne vakit yolum düşse bir limana
yalnızlık ensemde
kağıdı kalemi tutuşturur yakama
fırlatır beni öteki denizlerin
koylarına

Ben bir şairsem mutlak 
görmüşsündür bir dalgada  
kıyıya vura vura
canımı nasıl bulduğumu

Ne vakit götürse beni otobüsler
Bir kentin kalabalığına
Korku dizlerimde
bağları çözülür
topuklarının

Ben bir şairsem mutlak
duymuşsundur adımı
yeşil bir güneşle
nasıl hayatlar aldığımı

Ne vakit götürse beni ellerin
uyuyup büyüdüğün yere
pencere kapanır
sayfaları çevrilir
kasıklarının


Ne vakit şiir olsam
yüreğine düşer
  bir parça gülüşüm
   ben bir şairsem mutlak 
  gülmüştür düşün

6 Ağustos 2014 Çarşamba

bir şehri terketmek

Bu şehirdedir
Islanmak , yağmur altında
yahut bir sevgili gözyaşında
Yaralar açıladursun bir yandan
tuzu seni yakar
kabuğu yakamdan tutar

Bu şehirdedir
Koşmak , liman kenarına
yahut baba ocağına
eller kalkmaya görsün semaya
kim ayrılır limandan
göz görmez , gönül derya

Bu şehirdedir
Poyraz , her mevsimde
donuk , soğuk
yüzümü üşümüş görenler
hüznü bırakır kapıma
yüzüm kapıya duvar

    Bu şehirdedir
       Bir şehri terketmek
            Bir şehri terkedip
                    gidememek



3 Ağustos 2014 Pazar

....akşamüstü

Hangi renk diye sorsalar
ne diyeceksin
tek ucundan tutupta
neye bileneceksin

sen kızgın okyanuslara mesken
ucu bucağı donmuş dağlarda
hangi renk diye sorsalar
hepsini sen
sen nerden bileceksin

Mavi deseler

yerde misin gökte misin
Yoksa sen sade bir gece misin
Pek ala bir kırmızıya
Güneşi yedirebilir misin

sen okyanuslara sulu sepken

çoğalıpta bileneceksin
hangi renk diye sorsalar
hepsini sevgili
sen nerden bileceksin

dillenmediği zaman mavi

belenmediği kadar ak
aslında
sıradan bir akşamüstü
diyeceksin